Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 seçimlerinin katılım oranının, 2019 seçimlerine kıyasla 6 puan geriye gittiğin, bu 6 puanlık düşüşün ezici çoğunluğunu AK Parti seçmeninin oluşturduğunu söyledi.
31 Mart’ta yapılan seçimlerde AK Parti’ye gönül verenlerin sandığına gitmemesinde hem teşkilattan hem genel merkezden hem de adaylardan kaynaklandığının vurgusunu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aday belirleme süreci de dâhil bunların üzerinde uzun uzun durulması gerektiğini, bu konuda gereken her türlü adımın atılacağının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin sandığa küsmesine neden olan diğer faktörleri ise; hayat pahalılığı, Kovid-19 salgınıyla başlayan, Rusya-Ukrayna savaşıyla daha da derinleşen enflasyon baskısı olarak sıraladı.
Erdoğan, kurmaylarına verdiği mesajda, emeklilerin yüksek enflasyon sebebiyle en fazla refah kaybına uğrayan toplum kesimi olduğunu belirterek, “Emeklilerimizin serzenişlerini il ziyaretlerimizde zaten görüyorduk. Gerek tek seferlik 5 bin lira ödenmesi, gerek yüzde 50’yi bulan maaş zamları, gerekse diğer adımlarla, bütçe disiplinini bozmadan, üzerimizdeki bu baskıyı hafifletmeye çalıştık; ama muvaffak olmadık.” tespitinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze krizi gibi elimizden gelen her şeyi yaptığımız ve bedel ödediğimiz bir meselede dahi siyasi saldırıları savuşturmayı, kimi çevreleri ikna etmeyi maalesef başaramadık. Bunlarla ilgili değerlendirmelerimizi de artısı-eksisiyle mutlaka yapacağız.” dedi.
Toplantıda “kibir hastalığı”na da dikkati çeken Erdoğan, “Buradan başlayarak; il, ilçe, belde teşkilatlarına, belediye başkanlarımıza, milletvekillerimize, hatta bürokrasiye uzanan bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Oysa milletin sinesinden doğmuş bir siyasi partinin en büyük düşmanı vatandaşla arasına duvarlar örmesidir. Hangi konumda olursa olsun bu partide hiç kimsenin ‘layüsel’ olmadığını milletimize göstereceğiz. Elbette bu özeleştiri sürecinde hem ittifak olarak girip kaybettiğimiz, hem de Amasya, Kütahya, Kırıkkale gibi iki parti ayrı ayrı girerek özellikle CHP’ye kazandırdığımız il ve ilçelerin durumunu da masaya yatıracağız.” vurgusu yaptı.
“Kurulduktan yalnızca 15 ay sonra bizi iktidara layık gören, henüz 10 ay önceki seçimlerde partimizi açık ara birinci yapan, şimdiye kadar girdiğimiz tüm seçimlerde daima yanımızda duran, velhasıl son 22 yılda tam 17 kez sandıkları bizim için patlatan milletimizin, 31 Mart’ta bizi CHP’nin arkasına niçin ittiğini çok iyi analiz etmeliyiz.” değerlendirmesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortada sadece bir oy kaybı değil, kan ve ruh kaybı olduğunu da söyledi.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun suçunu millete atmanın ancak acizlerin ve gafillerin yöntemi olabileceğine vurgu yaparak, “Hatayı, kusuru, yanlışı millette aramak, bizim geleneğimizde asla yoktur. Biz siyasi hayatımızın hiçbir döneminde böyle bir yola başvurmadık, şimdi de başvurmayacağız. Açık söylüyorum, şahsım dâhil bu masanın etrafında oturan hiçbir arkadaşım, 31 Mart seçim sonuçlarının sorumluluğundan kaçamaz. Başkalarını hesaba çekmeden önce kendimizi hesaba çekeceğiz. İğneyi kendinize çuvaldızı başkasına batırmanızı istiyorum.” ifadelerini kullandı.
Şehirlerde yaşadıkları oy kaybının tek bir nedene ve başlığa indirgemenin “kolaycılık” olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’ı bir başarı örneği olarak kurmaylarına gösterdi.
“Nerede bir eksik, hata, kasıt veya ihanet varsa, üzerine gitmek boynumuzun borcudur. Diğer türlü, Allah korusun, daha büyük felaketlerin, daha sarsıcı kayıpların yaşanmasına mani olamayız.” açıklamasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin verdiği mesajın gayet net olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak, “Ya hatalarımızı görerek kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erimeye devam ederiz. Ya başından sonuna kadar işimizi dört dörtlük yaparız ya da çok daha ağır bedeller ödemekten kurtulamayız. Ya milletimizle olan gönül köprülerimizi yeniden güçlendiririz ya da eleştirdiğimiz partilere benzemekten kendimizi alıkoyamayız. Kim olursa olsun hiç kimsenin 22 yıllık birikimi, 22 senelik zorlu bir mücadeleyi heba ve heder etmesine izin veremeyiz, buna müsaade etmeyeceğiz.” mesajıyla konuşmasını sonlandırdı.