Queensland Griffith Üniversitesi’nden Kasih Norman’ın liderlik ettiği bilim insanları, Avustralya’nın Kuzeybatı Sahanlığı’nda bir zamanlar yaşanabilir bir nokta olan bu bölgenin, bugün kıtada bulunan hiçbir yere benzemediğini söylüyor.
Araştırmacılar, yaklaşık 18 bin yıl önce son Buzul Çağı sona erdiğinde, deniz seviyelerinin yükseldiğini ve dünya genelinde kıtaların büyük bölümünün sular altında kaldığını; bu nedenle de Sahul süper kıtasının Avustralya ve Yeni Gine olarak bölündüğünü ve bugünkü Tazmanya’nın anakaradan koptuğunu bildirdi.
Cumhuriyet.com.tr’de yer alan habere göre Norman ve ekibi, bu keşif sayesinde bir zamanlar Buzul Çağı öncesi manzaralar hakkında sadece spekülasyonlardan ibaret olan pek çok boşluğu da doldurmayı başardı.
Bu sahanlığın takımadaları, gölleri, nehirleri ve büyük bir iç denizi ile oldukça farklı bir yer olduğunu keşfettiler.
Bilim insanları konuya ilişkin demeçlerinde, “Bölge, yaşanabilir tatlı ve tuzlu su ortamlarından oluşan bir mozaik içeriyordu. Bu özelliklerden en göze çarpanı Malita iç deniziydi” ifadelerine yer verdi.
Öte yandan, ekip tarafından yapılan modelleme, bulunan arazinin 65 bin yıl boyunca çeşitli noktalarda 50 bin ila 500 bin arasında insana ev sahipliği yapmış olabileceğini ortaya koyuyor ve bu nüfus, yaklaşık 20 bin yıl önce, son Buzul Çağı’nın zirvesinde en yüksek seviyeye ulaşmış olabilir.
KEŞFİN ÖNEMİ
Bu keşif, Avustralya yerlilerinin tarihini ve kültürünü daha iyi anlamamıza yardımcı olacak önemli bir gelişme. Norman ve ekibi, bu sahanlığın bir zamanlar Avustralya yerlilerinin atalarının ana yurdu olduğunu ve bu insanların günümüze kadar varlığını sürdüren benzer kültürleri ve dilleri geliştirdiğini söylüyor.
Bilim insanları, bu keşfin aynı zamanda Avustralya’nın iklim tarihi hakkında da önemli bilgiler sağlayabileceğini belirtiyor. Araştırmacılar, bu sahanlığın bir zamanlar daha ılıman bir iklime sahip olduğunu ve deniz seviyelerinin yükselmesi nedeniyle sular altında kaldığını düşünüyor.
Bu keşif, Avustralya’nın ve çevresinin jeolojik tarihine dair anlayışımızı da önemli ölçüde değiştirebilir.